بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِرَمَ ذَاتِ ٱلۡعِمَادِ ٧

Yüksek sütunlu İrem'e.

– Seyyid Kutub

ٱلَّتِي لَمۡ يُخۡلَقۡ مِثۡلُهَا فِي ٱلۡبِلَٰدِ ٨

Ki ülkeler arasında onun eşi yaratılmamıştı.

– Seyyid Kutub

وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُواْ ٱلصَّخۡرَ بِٱلۡوَادِ ٩

Vadide kayaları oyarak evler yapan Semud kavmine?

– Seyyid Kutub

وَفِرۡعَوۡنَ ذِي ٱلۡأَوۡتَادِ ١٠

ve kazıklar sahibi Firavun'a.

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِينَ طَغَوۡاْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ ١١

Bunlar ülkelerinde azmışlardı.

– Seyyid Kutub

فَأَكۡثَرُواْ فِيهَا ٱلۡفَسَادَ ١٢

Oralarda çok kötülük etmişlerdi.

– Seyyid Kutub

فَصَبَّ عَلَيۡهِمۡ رَبُّكَ سَوۡطَ عَذَابٍ ١٣

Bu yüzden Rabbin onların üzerine azab kırbacını çarptı

– Seyyid Kutub

إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلۡمِرۡصَادِ ١٤

Çünkü Rabbin her an gözetlemektedir.

– Seyyid Kutub

فَأَمَّا ٱلۡإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكۡرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَكۡرَمَنِ ١٥

Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman o: «Rabbim beni şerefli kıldı» der.

– Seyyid Kutub

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Fakat onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: «Rabbim bana hor baktı» der.

– Seyyid Kutub

كـَلَّاۖ بَل لَّا تُكۡرِمُونَ ٱلۡيَتِيمَ ١٧

Hayır yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu